Eleştiriler – 1

Hep iddialı ve üzgünüm ki çok çok iddialı. Ona da bu yakışır. İddia, bazı insanların doğasında vardır. Şunun bunun felsefesine karışmadan kendi felsefeni ilan etmek, kimseden olmamak… Hep yek. Varlığını belli etmek için çırpınanlara inat sessizce her şeye karşı gelince… Zamanaşımı hukukta olsun, birileri elbette unutmaz. Unutmadığım şeyler var, başlayalım o halde.

Çocukluğunuz bile kötü, demiştik bunu. Kitap bastırdık, okursunuz. Sizi anılmanız gerektiği gibi andık, yani kötü. Hiçbiri yalan ya da yanlış değil, anılarımız hepsinin ispatı. Olanlar sistemli kötülükmüş, biz görememişiz. Taşlar yerine oturdu, siz düşmansınız. Bunu biliyoruz. Eski dostlarımız da yanlarına çağırıyor bizi, uzun uzun konuşuyoruz onlarla. Bizden haberler alıyorlar bize dair. Ayrıldıktan sonra uzun süreli sessizlik, en az iki üç sene… Merakları hala dorukta, kıyastan vazgeçemiyorlar asla. “Mütevazı bir hayat yaşaman gerekiyordur belki.” denmişti biri bana. Kendisi sanırım kâhin, geleceğe dair kesin hükümleri hangi mahkeme veriyor? Terazinin nasıl işleyeceğinden kim bu kadar emin olabiliyor? Benim halim vaktim yerinde, bazı insanlar ne konuşacaklarını gerçekten bilmiyor… Neymiş, sosyal medyadaki hesaplarımın hepsi kapalıymış da hayatımın kötüye gittiği belliymiş… Her şeyi sergileyenlerin olduğu bir düzende köşemize çekilmemiz bile göze batıyor. Siz neyi kazandınız ki biz neyi kaybedelim? Analizleriniz, hisleriniz başarısız.

Şımarık sesli akustikçi kız furyası… Ekşi’de başlığını okuduğumda bile kulağımı tırmalıyor bu ibare. Bir de katlandıklarımız var. Burası yeryüzü değil de sanki koskocaman bir lise, birileri de sürekli ilgi bekliyor. Gözde olmak isterken göze batıyorlar. Ses tonundan kişilik analizi… 2020’nin bana kattığı yetilerden biri.

Hepimiz bir yerlere gelmişiz. Kimimiz bileğimizin hakkıyla kimisi de şunun bunun adıyla… Ne oldu da birden taraf değiştirdiniz, taban tabana zıt olduklarınızla yan yana geldiniz? Ne kadar büyük bir pay ki bu paylaşıla paylaşıla bitmiyor, Ankara’da sabahlatıyor? Yetenekli de değildiniz yoksa bu kadar yadırgamazdık ani yükselişinizi. Dış kuvvetler, sandığımızdan da etkili demek ki.

Aslında çok şey var ama sanırım bu kadar dedikodu yeterli. Burası biraz edebi bir sayfaydı ama sessiz kalamazdım gördüklerim karşısında. Çalkantılı bir yıl olan 2020’ye çalkantılı bir yazıyla veda ediyorum. Benim için yılın özeti ve belki de ömrümün özetiyle sizi uğurluyorum:

Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek dünyanın en zor savaşını vermek demektir.”

Yorum bırakın